Başkanımızdan

RAMAZAN BASIN TOPLANTISI
TGDF Başkanı Şemsi Kopuz

Saygıdeğer basın mensupları;
27 üye derneği ile Türkiye gıda sektörünün en büyük sivil toplum kuruluşu olan Türkiye Gıda ve İçecek Sanayii Dernekleri Federasyonu olarak bir Ramazan arefesinde daha sizlerle birlikteyiz.

Hepinize hoş geldiniz diyor, İslam alemi ile birlikte tüm halkımıza hayırlı, sağlıklı ve huzurlu Ramazanlar diliyorum. Her Ramazan olduğu gibi bu Ramazan öncesinde de, “Gıda fiyatları ne olacak, gıdaya zam yapılacak mı?” soruları birbiri ardına sorulmaya başlandı. Türkiye gıda sektörünün en yetkin sivil toplum kuruluşu olarak, sizlerin aracılığıyla kamuoyunu bu sorulara cevap olacak şekilde aydınlatmak için bir aradayız.

GIDA SEKTÖRÜ RAMAZAN’A HAZIR

Sayın basın mensupları;
Müslümanların oruç ibadetlerini yerine getirdiği Ramazan ayı, gerek beslenme düzenindeki değişiklikler, gerekse misafir ağırlamanın bir gelenek halinde devam ettiği zengin iftar sofraları dolayısıyla, gıda ve içecek alışverişlerinde de değişimlerin yaşandığı bir dönem. Öncelikle şunu belirteyim, Türkiye gıda ve içecek sanayinde faaliyet gösteren firmalarımız, Ramazan’da insanımızın ihtiyacını karşılamak için her türlü hazırlıklarını yapmışlardır. Sektör olarak Ramazan’a hazırız. Ramazan ayı ve sonrasında da Bayram’da, tüketicilerimiz hiçbir gıdanın eksikliğini duymayacaklar.

GIDA SEKTÖRÜ “RAMAZAN FIRSATÇISI” DEĞİL

Diyeceksiniz ki, “Tamam tüketici market raflarında ihtiyacı olan, aradığı her ürünü bulacak ama fiyatlar ne olacak, zam yapılacak mı?”. Arkadaşlar, tüketicinin kafasında da yer eden bu sorulara cevabı, ancak birçok alandaki gelişmelere bakarak verebiliriz. Bakın, Türkiye İstatistik Kurumu TÜİK, bundan yaklaşık 1 hafta önce, 3 Mayıs’ta Nisan ayı enflasyon rakamlarını açıkladı. Hafızalarımızı tazeleyelim, tüketici enflasyonunun aylık yüzde 1,87 artış gösterdiği Nisan’da, yıllık enflasyon yüzde 10,85’e çıktı. Peki gıda enflasyonu olarak adlandırılan, gıda ve alkolsüz içeceklerde fiyatlar ne oldu? Enflasyon sepetinde yüzde 23,03 oranıyla ana harcama gruplarında en yüksek ağırlığa sahip gıda ve alkolsüz içecekler grubunda fiyatlar yüzde 0,21 düştü. Bu düşüşte, tarla üretimi meyve ve sebze, yani işlenmemiş gıda fiyatlarındaki düşüşün etkili olduğunu da kabul etmemiz gerekiyor. Nisan’da yıllık enflasyon yüzde 10,85 iken, gıdada yıllık enflasyon yüzde 8,81.

Bir noktaya daha dikkatinizi çekmek isterim. TÜİK, tüketici enflasyonu ile aynı gün üretici fiyatlarındaki artışları da açıkladı. Yurt içi üretici fiyatları Nisan’da aylık yüzde 2,60, yıllık bazda ise yüzde 16,37 artış gösterdi. Gıda ve içecek sanayinde üretici fiyatları ne oldu? Gıda sanayinde üretici fiyatları aylıkta yüzde 2,67, yıllıkta yüzde 8,51; içecek sanayinde aylık yüzde 0,28, yıllık yüzde 5,27 artmış. Yani, üretici fiyatlarının gıdada aylık yüzde 2,67, içeceklerde yüzde 0,28 arttığı Nisan ayında, gıda ve içeceklerde tüketici fiyatları yüzde 0,21 gerilemiş. Yani gıda sektörü, üretici fiyatlarındaki artışı birebir ürün fiyatlarına yansıtmamış. Bu tablo, gıda sektörünün Ramazan’ı bir fırsat olarak görmediğini, “Ramazan fırsatçısı” olmadığını ortaya koyuyor.

ARZ AÇIĞI OLAN ÜRÜNLER

Tabii gıda fiyatları için, “o gıdada ülkemizde arz açığı var mı, üretimde kullanılan hammaddede dışa bağımlı mıyız”, ona da bakmak gerekiyor. Mesela kırmızı eti ele alalım. Ülkemizin kırmızı ette yıllık yaklaşık 250-300 ton üretim açığı var. Bu açığı kapatmak için de Et ve Süt Kurumu aracılığıyla canlı kasaplık hayvan ve et ithalatı yapılıyor. Her zaman söylüyoruz, kısa vadede sıkıntıyı aşmak için ithalat tamam, ancak orta ve uzun vadede bizim kendimize yeterli üretimi yapmamız lazım. Nitekim Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığımız, hayvan varlığını artırmak, buzağı ölümlerini en aza indirmek, yem bitkileri üretimini artırmak için çiftçimize önemli destekler veriyor. Bir yandan da şu anda iki market zincirinde vatandaşımıza ucuz et satışına devam ediyor. Zaten Sayın Bakan da, et fiyatlarında spekülasyona izin vermeyeceklerini söyledi. Bir de hammaddede dışa bağımlı olduğumuz ürünler var. Bitkisel sıvı yağ üretimi için yağlı tohum ihtiyacımızı yüzde 70-80 oranında ithalatla karşılıyoruz. Bir sektörde ithalat söz konusu ise döviz kurları fiyatlarda belirleyici oluyor. Aynı şey hayvancılık maliyetlerimizde yüksek paya sahip yem hammaddeleri için de geçerli. Bir süredir dolar ve avrodaki dalgalanmalar hepimizin malumu. Çok uzağa gitmeye gerek yok, Nisan enflasyon rakamları açıklandığında dolar bir kez daha tarihi zirvesini gördü. Kurdaki artışlar doğrudan üreticinin maliyetine yansıyor.

Bakliyat derseniz, ona keza… Son yıllarda üretim alanlarındaki daralmaya bağlı olarak üretimin azaldığı ürünlerde maalesef ithalat yapmak zorunda kalıyoruz. Neyse ki Bakanlık bu yıl nohuttan başlayarak, sözleşmeli üretim modeliyle bakliyat üretimini artırmak için kolları sıvadı. Burada da kalıcı çözüm, kendi ihtiyacımızı karşılayacak kadar üretim yapmak… Sofralarımızın vazgeçilmezi ekmeğe gelince, biliyorsunuz Türkiye Fırıncılar Federasyonu, geçen Ramazan’da kilogram fiyatı 6,66 lira olan pidenin fiyatını bu yıl yüzde 8 artışla 7,2 liraya çekti. Geçen yıl Ankara ve İstanbul’da 300 gramı 2 liradan satılan Ramazan pidesi, bu yıl 275 gramı 2 liradan satılacak. Burada tabii fırıncı esnafı için maliyetleri artıran elektrik, su, işçilik ücretlerindeki artışları dikkate almak gerekiyor.

BU NOKTADA TÜKETİCİLERE DE BİR ÇAĞRIM OLACAK.
RAMAZAN’DA KİMSE GIDA FİYATLARI ARTACAK ENDİŞESİYLE EVİNDE STOK YAPMASIN.
TÜRKİYE GIDA VE İÇECEK SANAYİNDE FAALİYET GÖSTEREN FİRMALARIMIZ, RAMAZAN’DA VATANDAŞIMIZA AMBALAJLI, KALİTELİ, SAĞLIKLI GIDALARI YETERLİ MİKTARDA VE OLABİLDİĞİNCE EN UYGUN FİYATLARDAN ONLARA ULAŞTIRACAK.

Bu bahsi kapatmadan önce bir hususun da altını çizmek istiyorum. Ramazan ve Bayram dönemleri, artan tüketim nedeniyle nerede, nasıl üretildiği belli olmayan merdiven altı üretimlerin de daha fazla piyasaya sürüldüğü dönemlerdir. Tüketicilerimizden talebimiz, bu tür ürünlere prim vermemeleri, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığından kayıtlı ve onaylı işletmelerde üretilen, etiketinde içeriği yazan, son tüketim tarihi belli olan gıda ve içecekleri tercih etmeleridir. Bu, aynı zamanda kendi sağlığımızı korumak için de şarttır. Sözlerime son verirken, bir kez daha sizlerin aracılığıyla Türk Milleti’ne ve tüm İslam Alemi’ne huzurlu bir Ramazan diliyor, saygılar sunuyorum.